Bizlerin Defalarca Okuduğu Cemal Süreya, Sizce Hangi Eserleri Tekrar Tekrar Okumuştur?

Bizlerin Defalarca Okuduğu Cemal Süreya, Sizce Hangi Eserleri Tekrar Tekrar Okumuştur?

Cemal Süreya şiirleri, denemeleri hayatımızın ne kadar da içinde öyle değil mi? Bizler Cemal Süreya’nın denemelerine hayran kalır, şiirlerini aklımıza kazır iken, acaba o hangi kitaplara gönül bağlamıştır?

Cemal Süreya’nın defalarca okuduğu 4 kitap var imiş. Bunları sizlere ben söylemeyeyim, Cemal Süreya’nın ağzından siz okuyun.

İşte Günler isimli kitabından alıntı yaptığımız bir Cemal Süreya Denemesi ile beraber kıymetli yazarımızın kopamadığı o eserler;

”Kötü bir romanı okuyamıyorum. On beş yirmi sayfa ilerledikten sonra elimden atıyorum. Buna karşılık şiirin her türlüsü çekici geliyor bana. Kötü şiirden de tuhaf bir tat alıyorum. Tuhaf bir ilgiyle okuyorum. Deneme, hayat öyküsü, araştırma için de öyle.

Çok roman okudum. Hatta kötü romanlar okuyarak yetiştim diyebilirim. İyi bir roman benim için her şeydir. Şiire de, başka türlerin örneklerine de yeğ tutarım onu. Goriot Baba’yı dört kez, Karamazovlar kardeşler’i beş kez, Savaş ve Barış’ı iki kez, Cemo’yu üç kez okudum. İçimde, her zaman sevdiğim romanları bir gün yeniden okuma isteği vardır.

Kötü roman dedim, bir romanın iyi mi kötü mü olduğunu on beş, yirmi sayfada anlamak kolay mı? İyi yazılmamış roman desem, iyi olacak? İyi yazılamamış bir roman ilk formasında, hatta ilk birkaç sayfasında kendini ele veriyor. İyi yazılmış olup da iyi olmayan romanlar yok mu? Var elbet. Ama iyi yazılmasına karşın, iyi olan romana hiç rastlamadım.

Çeviri romanlar için de aynı şeyi söyleyeceğim. Kötü bir çeviri, kişi daha romanın ilk cümlelerinde tökezletiyor. Ağustos 1914’ü iki kez elime aldım, üç formadan ileri gidemedim. Bir daha da elime alabileceğimi sanmıyorum. Çevirmen yazarın tonuna yakın bir anlatım tutturamayabilir. Ama çevirinin de bir tonu olmalı diyorum. Hiç değilse, kendine göre.

İyi olmayan bir romanı sürdürmeyi uzunluğundan ötürü mü göze alamıyorum? Düşünülebilir. Ama kesinkes ondan değil. Çünkü kötü bir öykünün de sonunu getiremiyorum.

Herzog’u zor bitirdim. Çeviri tam karartamamıştı onu.

Kötü bir romanı okuyamayışım aynı zamanda benim bu türe karşı davranışımı mı ortaya koyuyor? Bunca roman okumuş olduğum halde bende belki de tam bir roman tutkusu oluşmamış. Ya da yalnızca bir okur beğenisi elde edebilmişim. Okur, kendi ölçüsüne göre, yalnız iyi şeylere yönelir.

Beğenin biraz yükseldiği durumlarda tutku beğeniyi aşıyor. Kişiyi bir şeyin bayağısıyla da, kötüsüyle de ilgilenmeye götürüyor. Elbet, benim kötü bir şiirden aldığım tat başka bir şey. Şiir beğenim orda eğleniyor, dinleniyor belki; belki de göneniyor, böbürleniyor. Hamlet’in çadır tiyatrosunda oynayışından alınan tat. Ve çadır tiyatrosunda oynanan bütün oyunlardan alınan bir tat.

Peki kötü bir romandan niçin böyle bir tat alınmasın? Dikkat edilirse, ben o tadı pratiğini yaptığım sanat türlerinden alıyorum. Belki bir romancıda da kötü romanlara karşı ayrı tavır söz konusudur. Bir öykücüde de.

Yolcu; bana iyi romanlar ve her çeşidinden şiirler, hayat öyküleri, araştırmalar, denemeler getirir.

Müziğin her çeşidini ve sinemanın iyisini getirir.

Bu konuya yeniden dönemliyim.”

Add Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Loading Facebook Comments ...
victorhugo.jpg

Kitaplar soğuk ama, güvenilir dostlardır.

Victor Hugo
Peyami-Safa.jpg

Aynı kitabı birkaç defa okumak, ayrı ayrı birkaç kitap okumaktan daha faydalıdır.

Peyami Safa
Horace-Mann.jpg

Mümkün olsaydı, her karış toprağa, buğday eker gibi kitap ekerdim.

Horace Mann
Phone:537 795 17 24
19 MAYIS MAHALLESİ SÜMER SOKAK SÜMKO SİTESİ
M1/B BLOK KAT : 3 DAİRE:13 KOZYATAĞI/KADIKÖY - İSTANBUL
Style switcher RESET
Body styles
Color settings
Link color
Menu color
User color
Background pattern
Background image