Değirmen: Hayatı Döndürmenin ve Geciktirmemenin Öyküsü

Değirmen: Hayatı Döndürmenin ve Geciktirmemenin Öyküsü

“Fakat sevgili vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yalnız bu sevmektir.” (23) Sabahattin Ali’nin harika bir eseri olan ‘Değirmen’ öyküsünde bu alıntı insana gerçekten sevmenin ne olduğunu anlatıyor. Sabahattin ali bu eserinde güçlü, heybetli, yüzü güzel olan genç bir delikanlı ile sakat ama bir o kadar da güzel olan genç bir kızın birbirlerini sevmelerini ve kavuşmak adına genç delikanlının yaptığı fedakârlığı kaleme alıyor. Öyküyü okurken, birçok bölümde çaresizlik ve aşk temalarına rastladım ve acaba bu hikâye bu iki gencin çaresizliğini anlatacağını düşündüm, fakat sonra hikâye çok ilginç bir şekilde hayatımızı yaşamak, hayatı geciktirmemek konusuna dönüş yaptı.
Hikâyede, sakat kızın peşinden koşan Atmaca (genç delikanlı) çok âşık ve bir o kadar da çâresizdir çünkü kız birlikte olabilmelerini imkânsız görmektedir. Sakat kolundan dolayı kendisini noksan olarak gören genç kız, Atmaca’ya yeterli gelmeyeceğini düşünmektedir. Atmaca ise çok sevse de ve aynı fikirde olmasa da, kızın duygularını anlamaktadır. Nitekim hikâyede şöyle söylemekte; “her sözümden, her tavrımdan alınır; kızsam ona dokunur, sevsem ona acıyormuş gibi gelir, kucaklasam boş olan kolunun yerinde bir sızı duyar ve bunlar hep böyle sürüp gider…” (20) Atmaca, kızı incitmekten korkuyor, kızın duygularını aşkın değil korkunun ve endişenin yönlendirmesinden korkuyor, bu yüzden de kıza yaklaşamamaktadır. Bir taraftan hayatı onunla yaşamak isterken, diğer taraftan endişe ile yaşayacakları hayattan korkuyor ve dolaysıyla adım atmıyor, hayatı geciktiriyor.
Biz de aslında böyle değil miyiz bir taraftan bakınca? Korkularımıza ve endişelerimize zaman zaman öylesine kapılıyoruz ki, hayatı görmüyoruz. Zaman akıp gidiyor ve biz o vakti korkuların üstesinden gelerek ve hayallerimiz ve mutluluklarımız ile geçirmek varken, endişelere kapılıyoruz. Duygularımızı aşk, sevgi, huzur yönlendirmesi gerekirken, korku, endişe şüpheler yönlendiriyor. Sevmek varken, sevmeye doymak varken ve hayatı bu sevgi ile geçirmek varken, bazı gerçeklere kendimizi kaptırıyoruz. Gerçekler ile yüzleşmek önemlidir, bize deneyim kazandırır, farklı bakış açıları sağlar. Fakat bu gerçekler ile yüzleşmek yeterli değildir, bir de hayatımıza mutsuzluk ve sorun oluşturan gerçekleri de çözmek gerekir, yıkıcı değil yapıcı olmak gerekir. Ancak bu şekilde hayatımızı depresyon denilen kıyıdan döndürebiliriz.
Atmaca’nın çözümü ise zamana bırakmak, fakat zaman Atmaca gibi çok seven ve kavuşmayı bekleyen delikanlılar için en zor şeydir. Vakit geçmek bilmez, kalp yerinde durmaz, akıl gitmiştir, beyin yanmıştır artık. Yaşam belirtileri en aza inmiştir. İşte böyle bir durumdayken Atmaca artık dayanamaz ve genç kıza kavuşmak için bir fedakârlık yapar, kendi kolundan vazgeçer. İşte şimdi eşittir iki genç, hayata aynı yerden bakarlar, hâlbuki zaten eşitlerdir sevgilerinde. Ama sevgileri yetmemişti hayatlarını yaşamak için, fedakârlık da gerekiyordu. Sevgi dediğimiz de böyle değil midir aslında? Sevgi çok güçlü bir şey olsa bile, tek başına yetmiyor maalesef, sevgiyi besleyen duygular da olmalı; fedakârlık, masumiyet, şefkat, merhamet gibi. İşte bunlar olduğu zaman iki kişi arasındaki sevgi güçlü oluyor, sorunların üstesinden gelinir hale geliyor.
Batı edebiyatının bir akımı vardır, Carpe Diem derler, anı yaşamak, günü geçirmek demektir. Bu akıma göre, kişi elinde olan vakti iyi değerlendirmeli ve geleceği çok fazla düşünmemeli. Her ne kadar bu çok da sağlıklı bir düşünce olmasa da, akımın destekçilerinin haklı olduğu noktalar var tabii ki. Örneğin, anı yaşamak gibi; içinde var olduğumuz zamanın kıymetini bilmek önemlidir, hayatı geciktirmemek adına. Birini sevdiğiniz zaman, hemen o anda orda söylemelisiniz, yoksa zaman doğası gereği akıp gider ve o an söyleyebileceğiniz şeyleri başka zamanlarda söyleyemeyebilirsiniz.
Hayatı geciktirmemek (burada “kaçırmamak” olabilir) ama geleceği de kurmak adına; anı yaşamalı, carpe diem gibi, ama sadece anı yaşayarak da geleceği inşa edemeyiz. Geleceği inşa etmek için de, sorunları çözmeliyiz; çünkü Sabahattin Ali’nin söylemeye çalıştığı gibi, gerçek sevgi; hayatı geciktiren şeyleri tek tek aşıp hayatı yaşamak için elinden geleni yapmaktır.
Yazan: Esma Bike Bostancı (bike.esma@gmail.com)
Bibliyografi
Ali, Sabahattin. Değirmen, Yapı Kredi Yayınları, 29.Baskı. Nisan 2017.

Add Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Loading Facebook Comments ...
victorhugo.jpg

Kitaplar soğuk ama, güvenilir dostlardır.

Victor Hugo
Peyami-Safa.jpg

Aynı kitabı birkaç defa okumak, ayrı ayrı birkaç kitap okumaktan daha faydalıdır.

Peyami Safa
Horace-Mann.jpg

Mümkün olsaydı, her karış toprağa, buğday eker gibi kitap ekerdim.

Horace Mann
Phone:537 795 17 24
19 MAYIS MAHALLESİ SÜMER SOKAK SÜMKO SİTESİ
M1/B BLOK KAT : 3 DAİRE:13 KOZYATAĞI/KADIKÖY - İSTANBUL
Style switcher RESET
Body styles
Color settings
Link color
Menu color
User color
Background pattern
Background image